Burada yabancı bir topraktayız.
- We're on unfamiliar ground here.
Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.
- My computer is connected to a properly grounded outlet.
Bir taşa takıldım ve yere düştüm.
- I tripped over a stone and fell to the ground.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
O, spor sahasını geçti.
- He crossed the sports ground.
Ev temele kadar yandı.
- The house burned to the ground.
İtfaiye aracı gelmeden önce ev temele kadar yandı.
- The house burned to the ground before the fire truck arrived.
Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.
- My computer is connected to a properly grounded outlet.