Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.
- The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.
Onlar yarına kadar işi yaptırmamda ısrar ettiler.
- They insisted on my getting the work done by tomorrow.
Hollanda'da bir çocuk kurabiye istemek konusunda fazla ısrarcı davranıyorsa cezalandırılabilir ve kurabiye alamaz.
- In the Netherlands, if a child is too insistent on asking for a cookie, he might be punished and get no cookie.
Neden benimle gitme konusunda bu kadar ısrarcısın?
- Why are you so insistent on going with me?
O, ısrarlı bir sesle erkek kardeşinin mektubu teslim etmesini istedi ve öldü.
- In an insistent voice, he asked his brother to hand over the letter and he died.
Tom oldukça ısrarlıydı.
- Tom was quite insistent.
ÖNEMLİ NOT:-upon edatı sadece -insist fiilinden sonra kullanılır.Yakın anlamlı fiiller olan -persist ve -resist den sonra -upon edatı kullanılmaz!.
Babasıyla parka gitme konusunda ısrar ediyor.
- He insists on going to the park with his father.
Oğlunun masum olduğu konusunda ısrar ediyor.
- She insists on her son being innocent.
Bazı çevreler aynı şeyi ısrarla söyleyip duruyorlar.
- Certain circles keep saying the same thing insistently.
The Prime Minister insisted on his Chancellor to resign.
Angles likewise which insist on the Diameter, are all Right Angles.
The defendant insisted on his innocence.