Charles Guiteau deliydi.
- Charles Guiteau was insane.
Hamlet sanki deli gibi davranır.
- Hamlet acts as if he were insane.
Yapmaya karar verdiğin şey delice.
- What you decided to do is insane.
Bu delicesine zor bir dildir.
- This is an insanely hard language.
Şu yaşlı adam çılgın olmalı.
- That old man must be insane.
ı'm ınsane(ben manyağım-kafadan kontağım-deLiyim...vs.).
Tom tımarhaneye gönderildi.
- Tom was sent away to an insane asylum.
Toplum, mahkumlar tarafından işletilen bir akıl hastanesidir.
- Society is an insane asylum run by the inmates.
Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.
- A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
Tom delicesine kıskanıyor.
- Tom is insanely jealous.
Bu delicesine zor bir dildir.
- This is an insanely hard language.
Disney has some insanely fun roller coasters.
A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.
- İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.
War is a crime against humanity.
- Savaş, insanlık dışı bir suçtur.
Many people worry about paying their bills.
- Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
Today, many people worry about losing their jobs.
- Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.
Human beings succeeded in flying into space.
- İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
Human beings can live up to 40 days without food, but no more than 7 without water.
- İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.
He has done many things for poor people.
- O, yoksul insanlar için pek çok şey yaptı.
A Japanese person would never do such a thing.
- Bir Japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.
Isn't that the most humane punishment for criminals?
- Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
Language changes as human beings do.
- İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.
People have different personalities.
- İnsanların farklı kişilikleri var.
Tom doesn't like it when people invade his personal space by standing too close to him.
- İnsanlar ona çok yakın durarak onun kişisel alanını istila ettiğinde Tom bunu sevmez.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
He is a man of character.
- O kişilikli bir insandır.
He's a good judge of character.
- O iyi bir insan sarrafı.
You are a mean person.
- Sen kötü bir insansın.
A person's heart is approximately the same size as their fist.
- Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
Men, dogs, fish, and birds are all animals.
- İnsanlar, köpekler, ve kuşlar hepsi hayvandır.
This bird can imitate the human voice.
- Bu kuş insan sesini taklit edebilir.
Each human being is an individual.
- Her insan bir bireydir.
Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
- Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age.
- Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning.
- İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.
We mortals die in a thousand ways; we are born in only one. There are a thousand diseases of men, but only one source of health.
- Biz ölümlüler binlerce şekilde ölürüz; Biz sadece bir şekilde doğarız. Binlerce insan hastalığı var, ancak yalnızca bir sağlık kaynağı.
We know that all men are mortal.
- Tüm insanların ölümlü olduğunu biliyoruz.
War is a crime against humanity.
- Savaş, insanlık dışı bir suçtur.
Music is a common speech for humanity.
- Müzik insanlık için ortak bir dildir.
Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism.
- Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.
What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess.
- Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.
He is a very forgetful fellow.
- O, çok unutkan bir insandır.
The most instinctive act of nearly every creature is to protect its young, and with humans, this response persists for a lifetime.
- Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.
Humans are the only living creatures that make use of fire.
- İnsanlar ateş kullanan yaşayan tek yaratıklardır.
... all this is three thousand euros of was better by such an insane factor that in ...
... know you have your best stuff, because I'm so tough on myself. I drive myself insane ...