Sami, Leyla'ya oldukça ağır bir meth dozu enjekte etti.
- Sami injected Layla with a pretty heavy dose of meth.
Onların bana zehir enjekte ettiklerini düşünüyorum.
- I think they've injected me with poison.
O, morfin enjeksiyonları ile kontrol altında tutuldu.
- She was kept under with morphine injections.
Mary her 3 ayda bir Botox enjeksiyonları alır.
- Mary receives Botox injections every 3 months.
Sami, Leyla'ya zehir enjekte etti.
- Sami injected Layla with poison.
Sami, Leyla'nın yediği hamur işlerinden bazılarına bakteri enjekte etti.
- Sami injected bacteria in some of the pastries Layla ate.
Tom bu gece öldürücü iğneyle ölecek.
- Tom is to die by lethal injection tonight.
Mahkeme adamı öldürücü iğneyle ölüme mahkûm etti.
- The court condemned the man to death by lethal injection.
Koluma bir uyku ilacı enjekte etti.
- She injected a sleeping drug into my arm.
Sami, Leyla'ya oldukça ağır bir meth dozu enjekte etti.
- Sami injected Layla with a pretty heavy dose of meth.
Genetik modifikasyonun bir örneği balık genlerinin çilek ve domatese enjeksiyonudur, bu meyvelerin donmasını engelleyen bir süreç.
- An example of genetic modification is the injection of fish genes into strawberries and tomatoes, a process which prevents these fruits from freezing.
Onun birkaç botox enjeksiyonu aldığını düşünüyorum.
- I think she's had a few Botox injections.
Punk injected a much-needed sense of urgency to the British music scene.
It's been a week since I stopped injecting, and I'm still in withdrawal.
The nurse injected a painkilling drug into the veins of my forearm.
Now lie back while we inject you with the anesthetic.