Mary kontrollü bir eşti.
- Mary was a controlled wife.
Araba dijital kontrollü klima ile donatılmıştır.
- The car is equipped with digitally controlled air conditioning.
Tom her şeyi kontrol etti.
- Tom controlled everything.
Tom Mary'ye vurmak istedi ama kendini kontrol etti.
- Tom wanted to hit Mary, but he controlled himself.