Englisch - Türkisch
Definition von inhale and exhale, as in: breathe in that fresh air! im Englisch Türkisch wörterbuch
- breathe
- solu
Tom yer, uyur ve beyzbol solur.
-Tom eats, sleeps and breathes baseball.
Bütün insanlar hava solur.
-All people breathe air.
- breathe
- koku neşretmek
- breathe
- {f} rahat bırakmamak
- breathe
- agzından püskürtmek
- breathe
- {f} soluk almak, teneffüs etmek. Don't breathe a word of this to anyone. Bunu sakın kimseye söyleme. breathe down one's neck k.dili
- breathe
- breathe again veya freely rahat
- breathe
- {f} esmek
- breathe
- nefes al
Burada nefes almak mümkün değil.
-It's not possible to breathe here.
Su altında nefes alabilmenin hayalini kurardım.
-I used to dream about being able to breathe underwater.
- breathe
- {f} ifade etmek
- breathe
- belirtmek
- breathe
- üfürmek
- breathe
- hohlamak
- breathe
- canlandırmak
- breathe
- fısıldamak
- breathe
- (koku/duygu/vb.) vermek
- breathe
- hissettirmek
- breathe
- aşılamak
- breathe
- nefes almak
Nem oranı yüksek olduğunda nefes almak zordur.
-It's difficult to breathe when humidity is high.
Burada nefes almak mümkün değil.
-It's not possible to breathe here.
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von inhale and exhale, as in: breathe in that fresh air! im Englisch Englisch wörterbuch
- breathe
inhale and exhale, as in: breathe in that fresh air!
Silbentrennung
in·hale and exhale, as in: breathe in that fresh A·irResimler
Favoriten