Biz seni bilgilendirmek istedik.
- We wanted to keep you informed.
Kendimi bilgilendirmek için gazete okurum.
- I read the newspaper to keep myself informed.
Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.
- Television is a very important medium for giving information.
Onlara bildirmek zorunda olacağım.
- I will have to inform them.
Bu, sizi adres değişikliğimden haberdar etmek için. Lütfen posta listenizi güncelleyiniz.
- This is to inform you of my address change. Please update your mailing list.
Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.
- Television is a very important medium for giving information.
Tom Mary'ye herhangi bir bilgi vermeyi reddetti.
- Tom refused to give Mary any information.
His sense of religion informs everything he writes.