Biz seni bilgilendirmek istedik.
- We wanted to keep you informed.
Kendimi bilgilendirmek için gazete okurum.
- I read the newspaper to keep myself informed.
Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.
- Television is a very important medium for giving information.
Onlara bildirmek zorunda olacağım.
- I will have to inform them.
Bu, sizi adres değişikliğimden haberdar etmek için. Lütfen posta listenizi güncelleyiniz.
- This is to inform you of my address change. Please update your mailing list.
O bize biraz faydalı bilgi verdi.
- She gave us some useful information.
Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
His sense of religion informs everything he writes.
... Google and the Berkman Center's initiatives to inform ...
... I think our job as journalists is to help inform the public, ...