There's a scratch here. Could you give me a discount?
- Burada bir çizik var. Bana indirim yapar mısınız?
Tom sells T-shirts at a 30 percent discount.
- Tom yüzde 30 indirimle T-shirt satıyor.
It's not about cost reduction.
- Bu, maliyet indirimi ile ilgili değil.
We wish to advise you of the following price reductions.
- Aşağıdaki fiyat indirimleri ile ilgili sana nasihat etmek istiyoruz.
My cat ate a part of the rebate check.
- Kedim, indirim çekinin bir parçasını yedi.
Apples were on sale today.
- Elmalar bugün indirimli.
Tom bought a camera at a bargain sale.
- Tom indirimli satışlarda bir kamera aldı.
Could you knock a little off the price?
- Biraz indirim yapabilir misiniz?
Today, we're selling that at twenty-five percent off our usual price.
- Bugün normal fiyatımızdan yüzde yirmi beş indirimle satıyoruz.
What's the deductible on your insurance?
- Senin sigortanda indirimli nedir?
This insurance has a high deductible.
- Bu sigortanın yüksek bir indirimi var.
Advertisements for discounts and sales constantly arrive on Tom's mobile phone.
- İndirimler ve satışlarla ilgili ilanlar sürekli olarak Tom'un cep telefonuna geliyor.
The plan announced Tuesday calls for $54 billion in tax cuts.
- Salı günü yayınlanan planda 54 milyar dolar vergi indirimi duyuruldu.
The Republicans want more tax cuts for the rich.
- Cumhuriyetçiler, zenginler için daha fazla vergi indirimi istiyor.
The tax agent allowed the deduction.
- Vergi ajanı indirime izin verdi.