Son zamanlarda pişirmedeki becerisini geliştirdi.
- She has improved her skill in cooking recently.
İngilizceni geliştirdin.
- You've improved your English.
Yine de, işler gerçekten gelişmiş değil.
- Still, things haven't really improved.
Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.
- There is an urgent need for improved living conditions.