Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.
- I wrote the wrong address on the envelope.
Eğer yanlış yaparsam beni düzelt
- Correct me if I am wrong.
Aslında o haksızlıktan dolayı suçlu muydu?
- Was he, in fact, guilty of wrongdoing?
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
- He accused us of wronging him.
Yanlış yolda gidiyorsunuz.
- You're going the wrong way.
Matem tutmak için doğru ya da yanlış yol yoktur.
- There's no right or wrong way to grieve.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
- He accused us of wronging him.
Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor.
- It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning.
O kazağını ters yüz giydi.
- He put on his sweater wrong side out.
Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
- There's nothing physically wrong with him.
Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
- Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.