O tembel olmaya eğimlidir.
- He is inclined to be lazy.
O, kızmaya eğilimlidir.
- He is inclined to get mad.
Tahrikçi önemsiz konuları abartma eğilimindedir.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.
- The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
Onunla aynı fikirde olmaya meyilli hissediyorum.
- I feel inclined to agree with her.
Over the centuries the wind made the walls of the farmhouse incline.