Definition von inceleme im Türkisch Englisch wörterbuch
- examination
Dan performed a microscopic examination of the hair.
- Dan saçın mikroskobik incelemesini yaptı.
The teacher is busy looking over the examination papers.
- Öğretmen sınav kağıtlarını incelemekle meşgul.
- analysing
- prospecting
- investigating
- enquiry
- screening
- review
This is my latest review.
- Bu benim en son incelemem.
Please forward the document to the administrative office for review.
- Lütfen incelemesi için belgeyi idari ofise gönderin.
- inspecting
- investigate
You have to investigate that problem.
- O sorunu incelemek zorundasın.
- exploration
- reconnoitre
- examen
- investigation
The firm is under investigation.
- Firma inceleme altında.
- reconnoiter
- (Ticaret) decomposition
- probe
- (Bilgisayar) probing
- (Bilgisayar) examining
Test examining is a very restrictive practice.
- Test incelemesi çok kısıtlayıcı bir uygulamadır.
We have to appoint new members of the examining board.
- İnceleme kurulunun yeni üyelerini atamalıyız.
- reviewing
- examinatorial
- reading
- anatomy
- inquisition
- checkover
- research
- examination, investigation, observation, exploration, research, study, scrutiny
- checkup
- analysis
- survey
- (Hukuk) expertise
- perusal
- careful study, studying, research; scrutiny, examination, inspection; investigation
- sifting
- dissection
- study
We went to the museum to study Japanese history.
- Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
- Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- observing
- (a written) study, paper, the published results of an investigation
- surveying
- compendium
- shakedown
- observation
- breakdown
- {i} parse
- check
- scrutiny
The downside of fame is scrutiny.
- Şöhretin olumsuz tarafı incelemedir.
- treatise
- incelemek
- {f} investigate
You have to investigate that problem.
- O sorunu incelemek zorundasın.
- incelemek
- {f} examine
Dentists take x-rays to examine your teeth.
- Diş hekimleri dişlerinizi incelemek için röntgen çekerler.
The doctor used X-rays to examine my stomach.
- Doktor midemi incelemek için X-ışınları kullandı.
- incelemek
- {f} study
In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
- Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
- Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- incelemek
- {f} view
- incelemek
- analyze
- incelemek
- {f} analyse
- inceleme gezisi
- (Ticaret) study tour
- inceleme hatası
- (Bilgisayar) parse error
- inceleme raporu
- (Bilgisayar) analysis report
- inceleme yapmak
- research
- inceleme gezisi
- (Ticaret) study trip, study tour
- inceleme öncesi
- Pre-inspection
- inceleme başlatmak
- start an investigation
- inceleme başlatmak
- launch an investigation
- inceleme grubu
- study group
- inceleme heyeti
- investigation commission
- inceleme heyeti
- surveying commission
- inceleme için bitki toplamak
- botanize
- inceleme için çağırmak
- call for inspection
- inceleme sebebi
- (Kanun) reason for examination
- inceleme süresi
- (Askeri) review period
- inceleme tablosu
- screening table
- inceleme tutanağı
- (Ticaret) verification minute
- inceleme yapmak
- reconnoitre [Brit.]
- inceleme yapmak
- reconnoiter
- inceleme yazısı
- memoir
- inceleme yürütmek
- conduct an investigation
- incelemek
- search
- incelemek
- inspect
He will come here soon to inspect the industry of this town.
- O, bu şehrin sanayisini incelemek için yakında buraya gelecek.
I use a flashlight to inspect my throat.
- Boğazımı incelemek için bir el feneri kullanırım.
- incelemek
- survey
- incelemek
- dissect
He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night.
- O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.
We dissected a frog to examine its internal organs.
- Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.
- incelemek
- dig
- incelemek
- audit
- incelemek
- scan
- incelemek
- research
- bilimsel inceleme
- dissertation
- incelemek
- assess
- incelemek
- look through
- incelemek
- peruse
- incelemek
- observe
I bought a telescope in order to observe the night sky.
- Gece gökyüzünü incelemek için bir teleskop aldım.
- incelemek
- scrutinize
- incelemek
- construe
- incelemek
- explore
- incelemek
- con
It is necessary to examine all possible consequences.
- Tüm olası sonuçları incelemek gerekli.
- incelemek
- (Kanun) consider
- incelemek
- check over
- incelemek
- go through
- incelemek
- dig out
- incelemek
- go into
- incelemek
- look into
The detective promised to look into the matter right away.
- Dedektif meseleyi derhal incelemek için söz verdi.
I want to look into this.
- Bunu incelemek istiyorum.
- incelemek
- to examine, to scrutinize, to observe, to inspect, to look into, to look over, to look through, to go over sth; to investigate; to explore; to study
- incelemek
- pore over
- incelemek
- examine into
- incelemek
- to study (someone, something) carefully, research; to scrutinize, examine, inspect; to investigate
- incelemek
- make a study of
- incelemek
- research into
- bilimsel inceleme
- scientific research
- incele
- (Bilgisayar) analyze
- incelemek
- prospect
- incelemek
- (Askeri) reconnoiter
- incelemek
- expiore
- incelemek
- review
- incelemek
- go over
- incelemek
- sift through
- incelemek
- pore
- incelemek
- go over something
- incelemeler
- reviews
- jeolojik inceleme
- (Coğrafya) geological survey
- yerinde inceleme
- (Kanun) viewing
- incele
- {f} inspected
Sami inspected Layla's car.
- Sami, Leyla'nın arabasını inceledi.
Tom inspected the equipment carefully.
- Tom cihazı dikkatlice inceledi.
- incele
- {f} examining
Clyde Tombaugh photographed 65% of the sky and spent thousands of hours examining photographs of the night sky.
- Clyde Tombaugh gökyüzünün% 65'ini fotoğrafladı ve gece gökyüzünün fotoğraflarını inceleyerek binlerce saat harcadı.
We have to appoint new members of the examining board.
- İnceleme kurulunun yeni üyelerini atamalıyız.
- incele
- check over
- incele
- examine
Dentists take x-rays to examine your teeth.
- Diş hekimleri dişlerinizi incelemek için röntgen çekerler.
Examine the question in its entirety.
- Soruyu bütünü ile inceleyin.
- incele
- look over
- incele
- look through
Please look through these papers at your leisure.
- Lütfen boş vaktinde bu evrakları incele.
- incele
- {f} inspecting
- incele
- investigate
She investigated the company's output record carefully.
- Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.
You have to investigate that problem.
- O sorunu incelemek zorundasın.
- incele
- {f} analysing
- incele
- pore over
- incelemek
- suss
- incelemek
- look over
- incelemek
- check
- dikkatle inceleme
- Carefully review
- incele
- {f} survey
The young couple surveyed the room.
- Genç çift odayı incelediler.
We surveyed the view from the top of the hill.
- Tepenin zirvesinden manzarayı inceledik.
- incelemek
- go
- incelemek
- follow sth up
- İnceleme
- ınvestıgatıon
- Müşterek ihtiyaçlar Nezaret Konseyi (JROC) İnceleme Kurulu
- (Askeri) Joint Requirements Oversight Council (JROC) Review Board
- Silah Sistemi Patlayıcı Madde Güvenlik İnceleme Kurulu
- (Askeri) Weapon System Explosive Safety Review Board
- Silahlı Kuvvetler Teşhis Adli Müşavirlik İnceleme Kurulu
- (Askeri) Armed Forces Identification Review Board
- bilimsel inceleme
- treatise
- bilimsel inceleme
- disquisition
- bitki inceleme
- (Botanik, Bitkibilim) herborization
- bizzat inceleme
- autopsy
- derinlemesine inceleme yeteneği
- perspective
- dikkatli inceleme
- scrutiny
- doğal olayların devrelerini inceleme
- phenology
- ekonomik inceleme komitesi
- (Hukuk) economic study committee
- elektriksel inceleme
- (Çevre) electrical prospecting
- erkin inceleme
- freethinking
- eski resmi belgeleri inceleme bilimi
- diplomatics
- etik inceleme
- (Politika, Siyaset) ethical review
- fiziksel inceleme
- (Askeri) physical survey
- ilk inceleme makamı
- (Askeri) primary review authority
- incele
- study
He built an observatory to study the stars.
- Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
- Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- incele
- checkover
- incele
- parse
- incelemek
- vet
- incelemek
- twig
- incelemek
- sift
- incelemek
- (deyim) follow sth. up
- incelemeler
- studies
- istihbarat programı inceleme grubu
- (Askeri) intelligence program review group
- iyice inceleme
- scrutinizing
- iyice inceleme
- scrutinising
- komuta ilişkileri anlaşması; koordine eden inceleme makamı
- (Askeri) command relationships agreement; coordinating review authority
- kronik inceleme
- (Kimya) chronic study
- mikroskobik inceleme
- microscope examination
- mikroskobik inceleme
- microscopic examination
- mikroskopla inceleme
- microscopy
- müşterek faaliyet sonrası model inceleme sistemi
- (Askeri) joint model after-action review system
- müşterek inceleme grubu
- (Askeri) joint review group
- parçalarına ayırıp inceleme
- dissection
- personel tahliyesi; Phoenix Raven; esas bölge; üretim ihtiyacı; program inceleme
- (Askeri) personnel recovery; Phoenix Raven; primary zone; production requirement; program review
- program inceleme grubu
- (Askeri) program review group
- sismik inceleme
- seismic prospecting
- sistemli inceleme
- audit
- son durum inceleme programı
- (Bilgisayar) postmortem program
- son durum inceleme yordamı
- (Bilgisayar) postmortem routine
- süreç inceleme ekibi
- (Ticaret) process review team
- teknik inceleme
- technical studies
- teknik inceleme yetkisi
- (Askeri) technical review authority
- tekrar inceleme
- reappraisal
- yabancı geminin kimliğini inceleme
- (Hukuk) right of approach
- yatay inceleme
- cross-section study
- yazılım dağıtım bülteni; sistem inceleme kurulu
- (Askeri) software release bulletin; system review board (JOPES)
- yazılım konfigürasyonu inceleme kurulu
- (Askeri) software configuration review board
- yeniden inceleme
- revisal
- yeniden inceleme
- review
- çözümsel inceleme
- (Hukuk) analytical examination
- üstünkörü inceleme
- once over