He had strong religious beliefs.
- Onun güçlü dini inançları vardı.
Atheism isn't a religious belief.
- Ateizm dinî bir inanç değildir.
In other words, he is a man of faith.
- Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı.
He is a man of faith.
- O bir inanç insanıdır.
They don't have any deep convictions.
- Hiç inançları yoktur.
They have very deep convictions.
- Çok derin inançları var.
Superstition is the religion of feeble minds.
- Batıl inanç güçsüz akılların dinidir.
They don't have any deep convictions.
- Hiç inançları yoktur.
She always stands up for her convictions.
- O her zaman inançlarını savunur.
There are no creeds in mathematics.
- Matematikte hiçbir inanç yoktur.
Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence.
- Mantık, yanlış sonuca inançla ulaşmanın sistematik bir metodudur.
You shouldn't give up your beliefs just because you married someone whose opinion is different.
- Fikri farklı olan biriyle evlendiğin için inançlarından vazgeçmemelisin.
This superstition still lingers on among them.
- Bu batıl inanç onların arasında hala devam ediyor.
Superstition is the religion of feeble minds.
- Batıl inanç güçsüz akılların dinidir.
They are fanatical in their beliefs.
- Onlar inançlarında fanatik.
We should respect each other's beliefs.
- Birbirimizin inançlarına saygı göstermeliyiz.