Yönetim Kurulu oy birliğiyle CEO olarak onu atamaya karar verdi. - The board unanimously decided to appoint her as CEO.
Yönetim Kurulu oy birliğiyle CEO olarak onu atamaya karar verdi.
The board unanimously decided to appoint her as CEO.
Tom oybirliğiyle kabul edildi. - Tom was approved unanimously.
Tom oybirliğiyle kabul edildi.
Tom was approved unanimously.
Tasarı oybirliğiyle geçti. - The bill passed unanimously.
Tasarı oybirliğiyle geçti.
The bill passed unanimously.