Bu durumda, 100 € lütfen.
- In this case, 100 euro please.
Kural bu durumda geçerlidir.
- The rule holds good in this case.
Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.
- They carried a map with them in case they should lose their way.
Geç kalma ihtimaline karşın acele et.
- Make haste in case you are late.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.
- In that case, I think you should come in today.
Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.
- Take an umbrella with you in case it begins to rain.
Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.
- I locked the door, in case someone tried to get in.
Yangın durumunda, bu düğmeye basın.
- In case of fire, press this button.
Yangın durumunda bu camı kır.
- Break this glass in case of fire.
O takdirde, öyle olsun.
- In that case, so be it.
In case of emergency, break glass.
... And if that's not the case, then you'll be out of business. ...
... So what kind of power did you utilize in that case, or could ...