in the habit of

listen to the pronunciation of in the habit of
Englisch - Türkisch
alışkanlık olarak
used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
be in the habit of
alışkanlığında olmak
used to
yapardı

Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı. - My grandfather used to make furniture for himself.

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım. - I used to often take walks along that river.

used to
kullan

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi. - My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.

used to
ederdi

O, bana Tom olarak hitap ederdi. - She used to address me as Tom.

Tom, Boston'dan nefret ederdi. - Tom used to hate Boston.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Askerler tehlikeye alışıktırlar. - Soldiers are used to danger.

Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim. - I'm not used to making speeches in public.

used to
alışkın

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to keeping early hours.

Ne zaman yatmaya alışkınsın? - What time are you used to going to bed?

Englisch - Englisch
used to
in the habit of

    Silbentrennung

    in the hab·it of

    Türkische aussprache

    în dhi häbıt ıv

    Aussprache

    /ən ᴛʜē ˈhabət əv/ /ɪn ðiː ˈhæbət əv/
Favoriten