in the habit of

listen to the pronunciation of in the habit of
Englisch - Türkisch
alışkanlık olarak
used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
be in the habit of
alışkanlığında olmak
used to
yapardı

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım. - I used to often take walks along that river.

Her sabah yürüyüş yapardım. - I used to take a walk every morning.

used to
kullan

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır. - That's the computer he used to write the article.

used to
ederdi

Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi. - Robert used to help his father in the store on weekends.

Mary, Tom'la evlenmeyi hayal ederdi. - Mary used to dream about marrying Tom.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim. - I'm not used to making speeches in public.

used to
alışkın

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to keeping early hours.

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

Englisch - Englisch
used to
in the habit of

    Silbentrennung

    in the hab·it of

    Türkische aussprache

    în dhi häbıt ıv

    Aussprache

    /ən ᴛʜē ˈhabət əv/ /ɪn ðiː ˈhæbət əv/
Favoriten