Tom'un sonunda bir ameliyata ihtiyacı olacak.
- Tom will eventually need an operation.
Tom sonunda hoşlandığı bir iş buldu.
- Tom eventually found a job that he liked.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
- Fadil eventually converted to Islam.
Polis en sonunda Tom'u yakaladı.
- The police eventually arrested Tom.
Sonuçta çalışkan kişi başarır.
- In the end, the diligent person succeeds.
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Tom nihayet istifa etti.
- Tom eventually resigned.
Nihayet serbest bırakıldım.
- I was eventually released.
Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.
- In the end she chose another kitten.
Sonunda o, yoluna girecek.
- It'll come right in the end.
Sonuçta her şeyi bana anlatacaksın.
- You'll tell me everything eventually.
Sonuçta işler değişti.
- Things eventually changed.
Neticede hepimiz öleceğiz.
- We all die in the end.
It had taken nine years from the evening that Truman first showed up with a pie plate at her mother's door, but his dogged perseverance eventually won him the hand of his boyhood Sunday school crush.
... at the end of the game is something like six, nothing, ...
... you have to love it for so many more reasons other than your idea of what the end result ...