Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Oraya gitmeye çok hevesli.
- He is very eager to go there.
Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
- Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!
Yıllar önce orada bir kale vardı.
- There was a castle here many years ago.
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
Şurada gazete okuyan adam benim dayım.
- The man reading a paper over there is my uncle.
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.
- Birds are singing here and there in the park.
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
- There are few sites in the Tatar language on the Internet.
Duvarda bir saat var.
- There is a clock on the wall.
O konuda hiçbir şüphe yok.
- There's no doubt about it.
O konuda hiç şüphe yok.
- There's no mistaking about that.
Biz oradaki masada oturabilir miyiz?
- Can we sit at the table over there?
O, oradaki erkek çocuktan daha yaşlıdır.
- He is older than the boy who is over there.
Her işte bir ölçüde stres vardır.
- There's a degree of stress in every job.
Her işte bir hayır vardır!
- There is a silver lining to every dark cloud!
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
- There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Oralarda bir yerde bir çay molası verelim.
- Let's have a tea break somewhere around there.
Orada birini gördün mü?
- Did you see anybody there?
Oh, buyur bakalım. Gördün mü? Tam olacağını söylediğim gibi oldu. Şimdi git ambulans çağır.
- Oh, there you go. See? It happened exactly like I said it would. Now go call the ambulance.
Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder.
- Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.
En az elli bin kişi orayı ziyaret etti.
- No fewer than fifty thousand people visited there.