Kısacası, o yanılıyordu.
- In brief, he was wrong.
Kısacası, Sherlock yaşıyor.
- In brief, Sherlock lives.
Uzun bir mektuptu, ama kısaca Hayır. dedi.
- It was a long letter, but in brief, he said, No.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
- In brief, you should have accepted the responsibility.