Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
- Death is an integral part of life.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- I visited many parts of England.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
- Both parties opposed war.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
- The police regarded him as a party to the crime.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
- This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Yarın partiye gelecekmisin?
- Will you come to the party tomorrow?
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
- I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
- What is the hard part of learning Japanese?
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
- Who was at the party beside Jack and Mary?
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
- I will love you for better for worse till death us do part.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
- The day came at last when he had to part from her.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
- I have no idea why you want to part with that.