Başka bir ifadeyle, iyi bir eş oldu.
- In other words, she became a good wife.
Para ve ben birbirimize yabancıyız, yani, ben fakirim.
- Money and I are strangers; in other words, I am poor.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
Bir başka deyişle, o bize ihanet etti.
- In other words, he betrayed us.
Bir başka deyişle, o bunu yapmak istemiyor.
- In other words, he doesn't want to do it.
Başka bir deyişle, onunla çalışmayı sevmiyorum.
- In other words, I don't like to work with him.
Başka bir deyişle çok dikkatli ol.
- In other words, be very careful.
He has another appointment on Thursday. In other words, I don't think he'll be attending your gathering.
... if you are a smart kid, in other words, ...
... time without exception. And if your theory fails one time, it's wrong. In other words, ...