Başka bir ifadeyle, iyi bir eş oldu.
- In other words, she became a good wife.
Para ve ben birbirimize yabancıyız, yani, ben fakirim.
- Money and I are strangers; in other words, I am poor.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
Bir başka deyişle, o bize ihanet etti.
- In other words, he betrayed us.
Bir başka deyişle, o bunu yapmak istemiyor.
- In other words, he doesn't want to do it.
Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisin.
- In other words, you should doubt common sense.
Başka bir deyişle, onunla çalışmayı sevmiyorum.
- In other words, I don't like to work with him.
He has another appointment on Thursday. In other words, I don't think he'll be attending your gathering.
... time without exception. And if your theory fails one time, it's wrong. In other words, ...
... In other words, it's not that Harvard ...