Tom geçen hafta girdiği sınavda iyi bir not aldı.
- Tom got a decent grade on the test he took last week.
Buralarda iyi bir yiyecek bulmanın ne kadar zor olduğuna inanamıyorum.
- I can't believe how hard it is to find decent grub around here.
İnsanlara karşı nazik olun, onlar size karşı nazik olacaklardır.
- Be decent to people, and they'll be decent to you.
Tom iyi ve nazik bir insandır.
- Tom is a good and decent person.
Tom'un çok yeterli maaşı var.
- Tom has a very decent salary.
Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.
- If you want your workers to be happy, you need to pay them a decent wage.
Sanırım kızıma uygun bir bilgisayar almamın zamanıdır.
- I think it's time for me to buy my daughter a decent computer.
Oraya uygun elbiselerle gitsen iyi olur.
- You had better go there in decent clothes.
Tom iyi bir adam gibi görünüyor.
- Tom seems to be a decent guy.
Yetenekli bir tamirci makul ücretler kazanır.
- A skilled mechanic earns decent wages.
Tom'un makul bir maaşı vardır.
- Tom has a decent salary.
Aslında oldukça iyi insanlardır.
- They're actually quite decent people.
Tom oldukça iyi bir golfçüdür.
- Tom is a fairly decent golfer.
Tom'un terbiyeli bir adam olduğunu düşündüm.
- I thought Tom was a decent guy.
Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez.
- No decent people go to that place.
Tom looked around the room, making sure that everything was alright.
- Tom sah sich im Zimmer um und vergewisserte sich, ob alles in Ordnung sei.
Are you alright with this?
- Ist das für dich in Ordnung?