in law the main point

listen to the pronunciation of in law the main point
Englisch - Türkisch

Definition von in law the main point im Englisch Türkisch wörterbuch

gift
armağan

Tom onun kadınlara Allahın bir armağanı olduğunu düşünüyor. - Tom thinks he's God's gift to women.

Sessiz olabilen bir bayan eş Tanrının bir armağanıdır. - A wife who can be quiet is a gift of God.

gift
{i} allah vergisi

Sağlık en büyük Allah vergisidir. - Health is the greatest gift.

gift
hediye

O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir. - Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.

Bu hediye Laura'nın mı? - Is this gift Laura's?

gift
{i} doğuştan yetenek

Onun doğuştan yetenekleri var. - He has natural gifts.

gift
{i} yetenek

O çok kabiliyetli ve yetenekliydi. - He was very gifted and talented.

Çok yetenekli bir sanatçısın. - You're a very gifted artist.

gift
bahşiş
gift
bağışlama
gift
(İİ) kelepir
gift
çok ucuz şey
gift
ödül

Hiç ödül beklemiyordum. - I didn't expect any gift.

Ödül olarak bir Playstation Vita aldım. - I received a Playstation Vita as a gift.

gift
basit iş
gift
(İİ) çocuk oyuncağı
in the main
çoğunlukla

Çoğunlukla anlamlı değişiklikler yapılırsa ben siyasi reformdan yanayım. - In the main, I am in favor of political reform if meaningful changes are made.

in the main
genellikle
gift
{i} bağış
gift
(isim) hediye, armağan, doğuştan yetenek, hibe, bağış, yetenek, kabiliyet, allah vergisi
gift
(Sosyoloji, Toplumbilim) armağan (mauss)
gift
{i} yetenek, istidat, Allah vergisi
gift
{i} hibe
in the main
ekseriyetle
Englisch - Englisch
in law the main point

    Silbentrennung

    in law the Main point

    Türkische aussprache

    în lô dhi meyn poynt

    Aussprache

    /ən ˈlô ᴛʜē ˈmān ˈpoint/ /ɪn ˈlɔː ðiː ˈmeɪn ˈpɔɪnt/
Favoriten