Pesto Tanrı'nın dünyaya armağanıdır.
- Pesto is God's gift to the world.
Tom onun kadınlara Allahın bir armağanı olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks he's God's gift to women.
Sağlık en büyük Allah vergisidir.
- Health is the greatest gift.
Bu hediye Laura'nın mı?
- Is this gift Laura's?
Bu hediye sizin için.
- She meant this gift for you.
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.
- There is no room to doubt that he is a gifted artist.
Tom ödülü isteksizce kabul etti.
- Tom reluctantly accepted the gift.
Hiç ödül beklemiyordum.
- I didn't expect any gift.
Çoğunlukla anlamlı değişiklikler yapılırsa ben siyasi reformdan yanayım.
- In the main, I am in favor of political reform if meaningful changes are made.