Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
Aşkta ve savaşta her şey adildir.
- All's fair in love and war.
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
- I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
Bunu için makul bir fiyat ödedik.
- We paid a fair price for it.
Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi?
- Tom can dance fairly well, can't he?
Tom oldukça iyi bir golfçüdür.
- Tom is a fairly decent golfer.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Yarın Tokyo'da hava güzel olacak mı?
- Will it be fair in Tokyo tomorrow?
O bütün ülkenin en güzeliydi.
- She was the fairest in the whole land.
Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanar.
- Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.
Yaklaşık üç yıl süren yoğun çalışmadan sonra Tom Fransızcada çok akıcı oldu.
- Tom became fairly fluent in French after about three years of intense study.
I was not yet in condition, according to the doctors.
The car is in condition to win the race.
... most of the thirty thousand seats are still in good condition ...