Bana hem nasihat hem de para verdi.
- He gave me money as well as advice.
O hem Fransızca hem de İngilizce konuşuyor.
- He speaks French as well as English.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
O zeki olmakla birlikte güzeldi.
- She was intelligent as well as beautiful.
Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
- He likes sports as well as music.
Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir.
- Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.
Tom kardeşi kadar iyi kayak yapabilir.
- Tom can ski as well as his brother.
Ben sizin kadar iyi yüzebilirim.
- I can swim as well as you.
O hem Fransızca hem de İngilizce konuşuyor.
- He speaks French as well as English.
Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın.
- Write the amount on the check in letters as well as figures.
Zengin olduğu kadar yakışıklı da.
- He is handsome as well as rich.
Küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkilerinin de olduğunu düşünüyorum.
- I think that globalization has negative effects as well as positive.
O zeki olmakla birlikte güzeldi.
- She was intelligent as well as beautiful.
Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.
- I wish I could still swim as well as I used to.
As well as the obvious financial benefits, the merger will allow us some breathing room with regards to R&D.;.