Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

in actual contact; touching; also, adjacent; near; neighboring; adjoining

listen to the pronunciation of in actual contact; touching; also, adjacent; near; neighboring; adjoining
Englisch - Türkisch

Definition von in actual contact; touching; also, adjacent; near; neighboring; adjoining im Englisch Türkisch wörterbuch

continued
{s} devam eden
continental glacier
(Askeri) kıta buzulu
continental system
(Politika, Siyaset,Ticaret) kıtasal sistem
continued
devamı var
continence
ölçülülük

Tanrım, bana iffet ve ölçülülük ver, ancak henüz değil. - God, please give me chastity and continence, but not yet.

continued
{f} devam et

Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar. - Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.

Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti. - Corporate bankruptcies continued at a high level last month.

continued
sürekli

Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir. - When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.

Sürekli desteğinize minnettarız. - We appreciate your continued support.

continence
hakim olma
continence
(Tıp) İdrar veya aptes etmeyi kontrol altında tutabilme, uygun miksiyon veya defekasyon şartlarına kadar idrar veya aptesini tutabilme yeteneği
continence
(Tıp) dışkı veya idrar tutma
continence
öIçüIüIük
continence
{i} kendini tutma
continence
{i} ılımlılık
continence
(Tıp) Kendini tutma aşırılığa sapmaksızın kendine hakim olabilme
continental glacier
(Askeri) KITA BUZULU, İÇ BUZUL: Bak. "ice cap"
continued
{s} devamlı
in actual contact; touching; also, adjacent; near; neighboring; adjoining

    Silbentrennung

    in ac·tu·al contact; touching; also, adjacent; near; neighboring; ad·join·ing

    Aussprache

Favoriten