in action

listen to the pronunciation of in action
Englisch - Türkisch
eylem halinde
eylem

Asker eylemde öldürüldü. - The soldier was killed in action.

Oğlumuz eylemde öldürüldü. - Our son was killed in action.

(Askeri) MUHAREBEDE, SAVAŞ HALİNDE: Bir kıtanın düşmanla fiilen muharebede bulunması hali
working
{i} çalışma

Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim. - After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.

Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar. - They had been working together for common interests.

inaction
{i} hareketsizlik
inaction
eylemsizlik
working
çalış durumda olan
working
çalıştırma

Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz. - We have to keep the machines working.

inaction
hareketsizlik faaliyetsizlik
working
işleyiş

Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur. - When money ceases to have value, the entire system stops working.

working
çalışma jüyesi
working

O benim iş arkadaşımdır. - He is my working mate.

Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, niçin Tom için çalışmayı düşünmüyorsun? - If you really need a job, why don't you consider working for Tom?

inaction
(Tıp) Uyarılara cevap verme hali, kayıtsızlık
inaction
avere olarak
inaction
{i} tembellik
inaction
{i} etkisizlik
inaction
atıl
inaction
inactivityhareketsizlik
inaction
inactivelyhareketsiz olarak
inaction
inactivehareketsiz
inaction
{i} durgunluk
inaction
atalet avarelik
working
{s} çalışan

Tom şu anda onun için çalışan on kişiye sahip. - Tom currently has ten people working for him.

Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu. - Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.

working
{i} işletme

İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum. - I'm working on finishing my MBA.

working
(sıfat) çalışan, işleyen, temel, yeterli, çalışma, iş
working
{i} işleme
working
{i} işleme tarzı
working
(isim) çalışma, işleme, iş, işletme, üretme, halletme, çaba, mayalanma, kazı (maden)
working
köpüren
working
working conditions ç
working
{i} çaba
working
working class işçi sınıfı
working
{i} halletme

Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz. - We're working on getting that done.

working
{s} yeterli

Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum. - I'm working like crazy to make sure I have enough time.

Englisch - Englisch
working

The steam engine in action was very impressive.

during combat

Many men were missing in action.

in the midst of carrying out an operation of some sort; while in a battle
inaction
Want of action or activity; forbearance from labor; idleness; rest; inertness
inaction
{i} inactive state; state of non-action; inactiveness; inertness
inaction
disapproval If you refer to someone's inaction, you disapprove of the fact that they are doing nothing. He is bitter about the inaction of the other political parties. the fact that someone is not doing anything
inaction
the state of being inactive
inaction
a state of no activity the state of being inactive
inaction
a state of no activity
in action

    Silbentrennung

    in ac·tion

    Türkische aussprache

    în äkşın

    Aussprache

    /ən ˈaksʜən/ /ɪn ˈækʃən/

    Videos

    ... What you see here is our latest voice action, ...
    ... Let's take a look at one of these ADK boards in action. ...
Favoriten