Tom bir anda fazla yapmadı.
- Tom hasn't done much in a while.
Kısa bir süre içinde kimse Tom'u görmedi.
- No one's seen Tom in a while.
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
... sector added jobs last month. That's the first time in a while that's happened. Obviously, ...
... You can do it while you're driving. ...