Yabancıya kuşkuyla baktı.
- She eyed the stranger suspiciously.
Tom kuşkuyla Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary suspiciously.
O, ona şüpheyle baktı.
- She eyed him suspiciously.
Tom şüpheyle davranıyordu.
- Tom has been behaving suspiciously.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.
Bir bakıma, hatalısın.
- In a way, you're wrong.
She was behaving very suspiciously.