O, bana fotoğrafını gizlice gösterdi.
- He secretly showed me her photograph.
Sanırım Tom ve Mary gizlice evlendiler.
- I think Tom and Mary are secretly married.
Yıllardır içten içe ona âşığım.
- I've been secretly in love with her for years.
Tom bunu kabul etmeyecek ama o Mary'ye içten içe aşık.
- Tom won't admit it, but he's secretly in love with Mary.
O, gizlice bana onun resmini gösterdi.
- He secretly showed me her picture.
O, bana fotoğrafını gizlice gösterdi.
- He secretly showed me her photograph.