John sorunu çözmek için boşuna uğraştı.
- John tried in vain to solve the problem.
Tüm çabalarımız boşunaydı.
- All our efforts were in vain.
Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.
- I tried in vain to persuade him not to smoke any more.
Boş yere tanığa rüşvet vermeye yeltendiler.
- They attempted in vain to bribe the witness.
Thou shalt not take the name of the LORD thy God in vain.