Ona karşı duygularımız karışık.
- Our feelings towards him are mixed.
Ona karşı tavrım değişti.
- My attitude towards him changed.
Tom Mary ile ilgilenmediğini söyledi fakat o her zaman onun bulunduğu odanın tarafına doğru bakıyor gibi görünüyordu.
- Tom said he wasn't interested in Mary, but he seemed to always be looking towards the side of the room where she was.
Biz hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
- We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
O,ona karşı sevgisini kaybettiği için değil onu sevdiği için saçını kestirdi.
- She got her hair cut because she likes it not because she had lost her love towards it.
Yol batıya doğru hafifçe kıvrılır.
- The road curves gently towards the west.
Kadın sandalyeden kalktı ve kapıya doğru baktı.
- The woman stood up from the chair and looked towards the door.