Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.
- I gave my carefully prepared speech.
Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
- I'm the type who likes to think things over very carefully.
Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
Tom belgeleri dikkatle inceledi.
- Tom looked over the documents carefully.
Hiç kimse onu görmesin diye mektubu dikkatle sakladı.
- She hid the letter carefully so that no one should see it.
Onu itinayla ambulansa kaldırdılar.
- They lifted him carefully into the ambulance.
Bir bakıma, Susie anneme benziyor.
- In a way, Susie seems like my mother.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.