Definition von improve im Englisch Türkisch wörterbuch
- geliştirmek
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
- The priest tried to improve the people's morals.
- gelişmek
- ilerletmek
Japonca telaffuzumu ilerletmek istiyorum.
- I wanted to improve my Japanese pronunciation.
Fransızcamı ilerletmek isterim.
- I'd like to improve my French.
- {f} artırmak
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
- Garlic is used to improve the taste of food.
- {f} ıslah etmek
- {f} düzeltmek
Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.
- To improve the situation, we must work harder.
- {f} düzelmek
- {f} iyileştirmek
Tom hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için gücü dahilinde her şeyi yapıyor.
- Tom is doing everything within his power to improve the patients quality of life.
Dan eski kütüphanesini iyileştirmek için yerel vakıflardan fon aldı.
- Dan received funds from local foundations to improve his old library.
- {f} ilerlemek
Öğrenci ilerlemek zorunda.
- The pupil has to improve.
- {f} iyileşmek
- kalkındırmak
- bayındırlaştırmak
- onmak
- değerlendirmek
- geliştirme
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
- Tom really wants to improve.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
- iflah olmak
- durumu düzelmek
- değerlenmek
- gelişme göstermek
- ondurmak
- değerini arttırmak
- ıslah
- ıslahatçı
- gelişme kaydetmek
- iyiye gitmek
- geliştir
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
- Tom really wants to improve.
Egzersiz sağlığı geliştirir.
- Exercise improves health.
- yola girmek
- duzelmek
- istifadeli bir hale getirmek
- {f} yükselmek
- {f} düzeltmek, yoluna koymak; düzelmek, yola girmek: Özhan's health is improving. Özhan'ın sağlığı düzeliyor
- (Askeri) İYİLEŞTİRMEK, ISLAH ETMEK, GELİŞTİRMEK, DÜZELTMEK
- improvementdüzelme
- salah
- terakki
- ilerleme
İlerleme için yer var.
- There's room for improvement.
İlerleme için hâlâ yer var.
- There's still room for improvement.
- artmak
- reform yapmak
- imar etmek
- inkişaf etmek
- improve motivation
- motivasyon artırmak
- improve one's efficiency
- etkinliğini artırmak
- improve one's english
- ingilizcesini ilerletmek
- improve one's performance
- performansını arttırmak
- improve one's performance
- performansını artırmak
- improve one's profitability
- karlılığını arttırmak
- improve one's quality of life
- yaşam kalitesini artırmak
- improve oneself
- kendini geliştirmek
- improve oneself
- kendini yetiştirmek
- improve oneself
- kendisini geliştirmek
- improve productivity
- verimliliği arttırmak
- improve safety
- güvenliği arttırmak
- improve skill
- yetenek geliştirmek
- improve skill
- beceri geliştirmek
- improve the cooperation
- işbirliğini geliştirmek
- improve the quality
- kaliteyi yükseltmek
- improve the quality
- kalite yükseltmek
- improve the quality
- kaliteyi artırmak
- improve the quality
- kaliteyi arttırmak
- improve the quality of life
- yaşam kalitesini artırmak
- improve the standards
- standartları yükseltmek
- improve on
- geliştir
Bu geliştireceğimiz bir şey.
- That's something we'll improve on.
- improve upon
- geliştir
- improve by
- tarafından geliştirmek
- improve condition
- Koşulları iyileştirmek
- improve the record
- Kayıt geliştirmek
- improve on
- (Dilbilim) gelişmekte olmak
- improve on
- (Dilbilim) den iyisini yapmak
- improve on
- (Dilbilim) den ileriye gitmek
- improve on
- (Fiili Deyim ) ilave yada değişikliklerle mükemmel hale getirmek
- improve on
- (Dilbilim) alanında ilerlemek
- improve the lot of the people
- (Askeri) Halkın refahını arttırmak
- improved
- {f} geliştir: adj.geliştirilmiş
- improved
- gelişmiş
Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.
- Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.
Yine de, işler gerçekten gelişmiş değil.
- Still, things haven't really improved.
- improving
- {f} geliştir
Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
- I'm interested in improving my French.
Tom sonuçlarını geliştiriyordu.
- Tom was improving his results.
- improved
- yenilenmiş
- improved
- düzeltilmek
- improver
- (Gıda) düzenleyici
- improver
- çırak
- improver
- (Gıda) geliştirici
- improving
- iyileştirme
Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- We are always aiming at improving the quality of service.
- improving
- geliştirerek
- improving
- düzeltme
- improvable
- ıslah olunabilir
- improved
- iyileştirilmiş
- improver
- reformcu
- improver
- ıslahatçı
- improving
- yararlı
- improving
- {i} geliştirici
- improving
- yenileştirici
- improving
- faydalı
- improving
- ıslah edici
- improvable
- geliştirilebilir
- improved
- geliştir
Neredeyse her şey geliştirilmektedir.
- Almost everything has been improved.
İngilizceni geliştirdin.
- You've improved your English.
- improves
- geliştirir
Egzersiz sağlığı geliştirir.
- Exercise improves health.
Okuma zihni geliştirir.
- Reading improves the mind.
- improves
- düzelir
Tom ve Mary hava düzelirse yarın yürüyüşe gitmeyi planlıyor.
- Tom and Mary plan to go hiking tomorrow if the weather improves.
Hava düzelirse yürüyüşe çıkacağım.
- I'll go for a walk if the weather improves.
- improves
- iyileştiriyor
- improving
- geliştirme
Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.
- I'm interested in improving my German.
Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
- I'm interested in improving my French.
- third person singular of improve
- üçüncü kişi geliştirmek tekil
- improvable
- {s} daha iyi olabilir
- improvable
- {s} düzeltilebilir
- improved
- {s} ilerlemiş
- improved
- {f} geliştir: adj.iyileş
- improved
- {s} düzelmiş
- improved
- {s} iyileşmiş
- improved
- geliştirilmiş
- improver
- {i} düzelten kimse
- improver
- {i} gönüllü çalışan kimse
- improver
- {i} yenilikçi
- improver
- {i} düzeltici
- improving
- gelistirerek
- improving
- (sıfat) geliştirici
- improving
- (isim) geliştirme
- sludge improve methods
- çamur ıslah metotları