İlk izlenimler en kalıcı olanlardır.
- First impressions are the most lasting.
İlk izlenimler önemlidir.
- First impressions are important.
Ben gerçekten onu hayran bırakmak istiyorum.
- I really want to impress him.
Ben gerçekten onları hayran bırakmak istiyorum.
- I really want to impress them.
-O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.
- That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.
O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- He made a favorable impression on his bank manager.
İzlenimin nedir, doktor?
- What's your impression, doctor?
-O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.
- That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.
Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
O iyi bir etki yaptı.
- He made a good impression.
Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Seni etkilemek istiyordum.
- I wanted to impress you.
Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
- Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
Doğruyu söylemediğin kanısındayım.
- I get the impression that you aren't telling the truth.
Genç insanlar çok hassastır.
- Young people are very impressionable.
O zamanlar genç ve hassastım.
- I was young and impressionable at that time.
İlk izlenimler önemlidir.
- First impressions matter.
Onun hakkında izlenimlerin neydi?
- What were your impressions of it?
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
You impressed me with your command of Urdu.
Such admonitions, in the English of the Authorized Version, left an indelible impress on imaginations nurtured on the Bible .
We impressed our footprints in the wet cement.
That first view of the Eiger impressed itself on my mind.
The liner was impressed as a troop carrier.
Henderson impressed in his first game as captain.
His head made an impression on the pillow.
What is your impression of Beatles' music?.