impoverished, broke; bankrupt; spoilt, broken

Englisch - Türkisch

Definition von impoverished, broke; bankrupt; spoilt, broken im Englisch Türkisch wörterbuch
bust: {i} fiyasko
bust: (kadın) göğüsler
bust: büst
bust: parçalamak
bust: tutuklamak
bust: kırmak
bust: {i} göğüs
bust: kırık
bust: {f} up (bir çift)
bust: {f} rütbe indirmek
bust: {f} girip aramak
bust: (fiil) bozulmak, bozmak; becerememek, sona ermek; vurmak, iflas etmek, iflas ettirmek; tartışmak, kırmak, patlatmak, tutuklamak; rütbe indirmek
bust: mahvolma
bust: içki âlemi
bust: (isim) büst, göğüs, başarısızlık, fiyasko, iflas, polis baskını, alem, cümbüş
bust: {i} polis baskını
bust: slang top atma
bust: {f} vurmak
bust: {i} alem
bust: {f} becerememek

Englisch - Englisch

Definition von impoverished, broke; bankrupt; spoilt, broken im Englisch Englisch wörterbuch: {s} bust

impoverished, broke; bankrupt; spoilt, broken

Silbentrennung

impoverished, broke; bankrupt; spoilt, bro·ken

Historie

Favoriten