Hepimiz onun hatalı olduğunu bilsek bile, Tom her zaman haklı olduğunu iddia eder.
- Tom always insists that he's right even when we all know that he's wrong.
Çok fazla aksiyon içermeyen filmlerde hep sıkılırım.
- I'm always bored with films that have little action.
Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?
- If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
Tom ve ben hep kavga ederiz.
- Tom and I fight all the time.
Her zaman şarkı söylüyorsun.
- You're always singing.
Her zaman altıda kalkarım.
- I always get up at six.
Daima doğruyu söyledim.
- I've always told the truth.
Futbol basit bir oyundur. 22 kişi bir topun peşin koşar ve sonunda da daima Almanlar kazanır.
- Football is a simple game. 22 men chase a ball for 90 minutes, and at the end the Germans always win.
İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
- On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
O, her zaman sessizdi.
- He was silent all the time.
Sürekli burnumu temizlemek zorundayım.
- I have to blow my nose all the time.
Tom, onlar ilkokuldayken, sürekli Mary'ye sataşırdı.
- Tom used to pick on Mary all the time when they were in elementary school.