Münkün olan en kısa zamanda bunu polise bildirmeniz gerekiyor.
- You are supposed to report it to the police as soon as possible.
En kısa zamanda bunu yapmaya çalışacağız.
- We'll try to do that as soon as possible.
O telefon görüşmesi yapar yapmaz eve gitti.
- He went home as soon as he got the phone call.
Onu yapar yapmaz onun bir hata olduğunu fark ettim.
- I realized it was a mistake as soon as I did it.
Tom Mary'nin artık dinlemediğini fark eder etmez konuşmayı durdurdu.
- Tom stopped talking as soon as he noticed Mary wasn't listening anymore.
Muhabirler Tom mahkeme salonunu terk eder etmez sorular sormaya başladı.
- The reporters started asking Tom questions as soon as he left the courtroom.
Bu e-postayı görür görmez lütfen hemen cevapla.
- As soon as you see this E-mail please reply right away.
Tartışma sona erer ermez, ben hemen ofisten ayrıldım.
- As soon as the argument ended, I left the office forthwith.
As soon as he arrived, everyone gasped.