Definition von image im Englisch Türkisch wörterbuch
- imge
- görüntü
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
- imaj
Seçilmek istiyorsan kamusal imajını geliştirmek zorunda kalacaksın.
- If you want to get elected, you're going to have to improve your public image.
Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
- This scandal has severely damaged the public image of our company.
- şekil
- (Bilgisayar) görüntü görüntü
- şekillendirmek
- (Bilgisayar) görüntüsü
Onun bütün umursadığı onun görüntüsüdür.
- All he cares about is his image.
Ev kelimesi bir çatısı ve tüten bacaları olan bir dikdörtgen binanın zihinsel görüntüsünü anımsatır, ki bu çimenlerle ve ağaçlarla çevrili olabilir ve mutlu bir aile tarafından oturulabilir.
- The word house evokes the mental image of a rectangular building with a roof and smoking chimney, which may be surrounded by grass and trees and inhabited by a happy family.
- kanı
- aynı
Tom aynı görüntünün daha büyük versiyonunu görebilsin diye minyatür çizim üzerine tıkladı.
- Tom clicked on the thumbnail so he could see a larger version of the same image.
- (Tıp) Işık etkisi veya mercek vasıtasiyle meydana gelen suret; hayal, imaj
- (Askeri) HAYAL, GÖRÜNTÜ: Bir cismin, optik veya elektronik vasıtalarla, herhangi bir vasat üzerindeki görünüşü
- imgeleştirmek
- görünüş
- (Bilgisayar) yansıma
- eş
- heykel
Heykeltıraş ahşabı Buda'nın görüntüsü şeklinde oydu.
- The sculptor carved wood into an image of Buddha.
- tasvir
Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde
- I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness.
- akis
- izlenim
- numune
- hayal
Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde
- I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness.
Ben onun o zaman ne kadar acımasız olduğunu hayal edemiyordum.
- I could not image how cruel he was at that time.
- remiz
- suret
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
Biz yaşamı kendi suretimizde yarattık.
- We've created life in our own image.
- kopya
- put
- aksettirmek
- {i} resim
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- {i} benzer
Onlar birbirlerinin benzeri.
- They are the spitting image of one another.
- {i} simge
Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- f şekil
- Işınların etkisi veya mercek vasıtasıyle meydana gelen şekil
- {i} benzetme
- toplumun kanaati
- (Sanat) betim
- imgelenme
- imajı
- görüntüde
- image file
- (Bilgisayar) resim dosyası
- image files
- (Bilgisayar) resim dosyaları
- image folder
- (Bilgisayar) resim klasörü
- image frame
- (Bilgisayar) resim çerçevesi
- image map
- (Bilgisayar) görüntü haritası
- image mirror
- (Bilgisayar) ayna tersi
- image mirror
- (Bilgisayar) görüntü yansıtma
- image name
- (Bilgisayar) yansıma adı
- image plane
- (Bilgisayar,Matematik) görüntüleme düzlemi
- image tile
- (Telekom) karo
- image type
- (Bilgisayar) yansıma türü
- image viewer
- (Bilgisayar) resim görüntüleyicisi
- image writer
- (Bilgisayar) imgeyazıcı
- image..
- imgesi
- image..
- başlangıç sinyali
- image admittance
- görüntü admitansı
- image attenuation
- görüntü zayıflaması
- image attenuation constant
- görüntü zayıflama sabiti
- image carrier
- resim taşıyıcı dalga
- image converter
- görüntü değiştirici
- image converter tube
- görüntü çevirme tüpü
- image dissector
- görüntü bölücüsü
- image distortion
- görüntü bozulması
- image drop out
- resim kesilmesi
- image drop-out
- resim kesilmesi
- image force
- görüntü kuvveti
- image frequency
- hayal frekans
- image height
- resim yüksekıiği
- image iconoscope
- görüntü ikonoskopu
- image impedance
- görüntü empedansı
- image interference
- görüntü girişimi
- image orthicon
- görüntülü ortikon
- image orthicon camera
- imaj ortikon kamera
- image orthicon tube
- imaj ortikon lambası
- image phase constant
- görüntü faz sabiti
- image plane
- görüntü düzıemi
- image point
- görüntü noktası
- image processing
- görüntü işleme
- image scale
- görüntü ölçeği
- image set
- görüntü kümesi
- image storing tube
- görüntü depolama tüpü
- image tube
- görüntü tüpü
- image acquisition
- (Bilgisayar) Görüntü elde etme
- image area
- resim alanı
- image breaker
- ımage kesici
- image capture
- görüntü yakalama
- image card
- Görüntü kartı
- image dot
- ımage nokta
- image manager
- Görüntü yöneticisi
- image of
- Görüntünün
- image pattern
- görüntü biçimi, görüntü örüntüsü
- image picture
- görüntü resmi
- image reconstruction
- görüntü oluşturma
- image resolution
- (Fotoğrafçılık) Resim çözünürlüğü
- image response
- görüntü yanıtı, hayal yanıtı
- image that is deceiving to the eye
- göz aldatıcı olduğu görüntü
- image adapt
- (Bilgisayar) görüntü bağdaştırma
- image adapt
- (Bilgisayar) görüntü bağdaş
- image boot
- (Bilgisayar) yansıma önyüklemesi
- image building
- imaj yaratma
- image coding
- imge kodlama
- image compression
- imge sikistirma
- image contrast
- (Nükleer Bilimler) görüntü kontrastı
- image data
- görüntü verisi
- image definition
- (Nükleer Bilimler) görüntü netliği
- image degradation
- (Askeri) GÖRÜNTÜ BOZULMASI: Sensörün çalıştırılmasında, banyo usullerindeki hata veya filmin yanlış kullanılması nedeniyle tek sensör sistemlerinin yapısında mevcut optimum görüntü gücünün azaltılması. Sensör sistemleriyle ilgisi bulunmayan önlenemez faktörler (atmosfer olayları, kar vs) nedeniyle meydana gelen kalitedeki düşüklük bu terimle ilgili değildir
- image displacement
- (Askeri) GÖRÜNTÜ KAYMASI: Bir fotoğrafta kayıtlarla ilgili bir hata
- image enhancement
- imge pekistirme
- image focus
- (Fotoğrafçılık) görüntü odak
- image format
- (Askeri) GÖRÜNTÜ FORMATI: Görüntünün çıkarıldığı negatif skop veya diğer bir ortamın gerçek boyu
- image frequency rejection
- eslenik sikligin bastirilmasi
- image intensifier
- (Nükleer Bilimler) görüntü şiddetlendiricisi
- image intensifier tube
- imge yogunlastirici tup
- image interpolation
- imge aradegerlemesi
- image interpreter
- (Askeri) GÖRÜNTÜ/HAYAL YORUMLAYICI: Hayaller bütününde gösterilen eşyayı, faaliyetleri ve araziyi tanımada, mahiyetini ortaya çıkarmada, yerini tespitte, tarif ve incelemede ve bunlardan istihbarat bilgileri çıkarmada nitelik sahibi bir askeri istihbarat uzmanı
- image length
- (Bilgisayar) resim uzunluğu
- image load
- (Bilgisayar) görüntü yükle
- image magnification
- (Nükleer Bilimler) görüntü büyütme
- image making
- imaj yaratmak
- image metascope
- (Askeri) Dürbünlü metaskop
- image motion compensation
- (Askeri) GÖRÜNTÜ HAREKET TAZMİNİ: Bir hava veya uzay aracının kara hedeflerinin resimlerini çekerken ileriye doğru hareketini telafi etmek için filme kasten verilen belli bir süratteki hareket
- image operator
- imge isleci
- image path
- (Bilgisayar) resim yolu
- image points
- (Matematik) görüntü noktaları
- image printer
- imgeyazici
- image product library; integrated priority list
- (Askeri) görüntü ürün kütüphanesi; birleştirilmiş öncelik listesi
- image quality
- (Nükleer Bilimler) görüntü kalitesi
- image quality indicator
- (Nükleer Bilimler) (iqi) görüntü kalite göstergesi
- image quality indicator sensitivity
- (Nükleer Bilimler) görüntü kalite göstergesi
- image ratio
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) hayal frekans oranı
- image recontruction
- imgenin gericatilmasi
- image registration
- imge cakistirma
- image restoration
- imge onarimi
- image symbol set
- görüntü simge takımı
- image url
- (Bilgisayar) görüntü url
- image width
- (Bilgisayar) resim genişliği
- image worship
- putperestlik
- image worship
- tapma
- image worship
- tapınma
- image worship
- puta tapma
- image writer
- imgeyazici
- self image
- özeleştiri
- body image
- (Pisikoloji, Ruhbilim) beden imajı
- body image
- (Tıp,Spor) beden imgesi
- choose button image
- (Bilgisayar) düğme resmini seç
- clip image
- (Bilgisayar) küçük resim
- core image
- (Elektrik, Elektronik) çekirdek görüntüsü
- corporate image
- şirket imajı
- create image
- (Bilgisayar) resim oluştur
- edge image
- (Bilgisayar,Teknik) ayrıt imgesi
- ghost image
- (Sinema) taşma
- ghost image
- (Teknik,Televizyon) hayalet
- ghost image
- (Teknik,Televizyon) gölge
- images
- (Bilgisayar) resimler
Düşüncelerini resimlerle açıkladı.
- She explained her ideas with images.
Tom oğlunun yatak odasını kedi ve köpek resimleriyle boyadı.
- Tom painted his son's bedroom with images of dogs and cats.
- imaging
- (İnşaat) sesle görüntüleme
- left image
- (Bilgisayar) sol resim
- poor image
- (Politika, Siyaset) olumsuz imaj
- preview image
- (Bilgisayar) resim önizleme
- previous image
- (Bilgisayar) önceki resim
- product image
- (Bilgisayar) ürün görünüşü
- slide image
- (Bilgisayar) slayt resmi
- soul image
- (Pisikoloji, Ruhbilim) ruh imajı
- source image
- (Bilgisayar) kaynak resim
- source image
- (Bilgisayar) kaynak yansıma
- spitting image of
- aynı
- spitting image of
- tıpkısı
- still image
- (Bilgisayar) hareketsiz görüntü
- thumbnail image
- (Bilgisayar) küçük resim
- visual image
- görsel imaj
- acuity of colour image
- renkli görüntü keskinliği
- additive method of image separation
- görüntü ayrımı için katmalı işlem
- after image
- değişiklik sonrası kopya
- anamorphic image
- anamorfoz görüntü
- apparent image
- görünür görüntü
- auditory image
- işitsel imaj
- black and white image
- siyah beyaz görüntü
- burned in image
- izi kalan görüntü
- card image
- kart görüntüsü
- ghost image
- hayal
- ghost image
- peri
- graven image
- oyma put
- imaged
- {f} tasvir et
- infrared image converter
- kızılaltı görüntü çeviricisi
- inverse image
- ters görüntü
- latent image
- gizli görüntü
- latent image
- görünmeyen resim
- magnetic image
- manyetik görüntü
- mirror image
- ayna görüntüsü
- optical image
- optik görüntü
- real image
- gerçek görüntü
- screen image buffer
- ekran görüntü tamponu
- sound image
- ses görüntüsü
- stereoscopic image
- üçboyutlu görüntü
- the spit and image of
- hık demiş burnundan düşmüş
- Particle image velocimeter
- Parçacık görüntü hız ölçeri
- Particle image velocimetry
- Parçacık görüntü hız ölçümü
- be the spitting image of/be the spit and image of
- k. dili hık demiş (birinin) burnundan düşmüş olmak
- electron image
- elektronik görüntü
- imaged
- tasvir edilen
- imager
- kamera
- images
- görüntüler
Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
Bu görüntüler güzeldirler.
- These images are beautiful.
- images
- görüntüleri
- imaging
- (Tıp, İlaç) görüntüleme
tıp/radyoloji alanındaki anlamı.
- page image
- Sayfa görüntüsü
- preview image
- önizleme
- radar image
- radar görüntüsü
- storage image
- depolama görüntü
- the image
- resimin
- very image of/spitting image of
- tıpkısı, benzeri, aynı, hık demiş burnundan düşmüş
- ımage
- Görüntü
- imager
- hayal eden
- imaging
- imaj-oluşturma
- imaging
- görüntü oluşturma