Yeni ortamlarda huzursuz hissettim.
- He felt ill at ease in the new surroundings.
Onun huzursuz olduğunu hemen anladım.
- I saw at once that he was ill at ease.
Tom rahatsız hissetti.
- Tom felt uncomfortable.
Bu beni rahatsız ediyor.
- This makes me uncomfortable.
Göğsümde tatsız bir daralma hissettim.
- I felt an uncomfortable tightness in my chest.
Ölmeye hazırım. Çok nahoş değildir umarım.
- I am ready to die. I hope it's not too uncomfortable.
Kanepe rahatsız edici.
- The sofa is uncomfortable.
Ortam rahatsız ediciydi.
- The atmosphere was uncomfortable.