Onunla birlikte huzursuz hissediyorum.
- I feel ill at ease with her.
Tom yabancılar arasında huzursuz.
- Tom is ill at ease among strangers.
Tom rahatsız hissetti.
- Tom felt uncomfortable.
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I'm sorry if I made you uncomfortable.
Göğsümde tatsız bir daralma hissettim.
- I felt an uncomfortable tightness in my chest.
Ölmeye hazırım. Çok nahoş değildir umarım.
- I am ready to die. I hope it's not too uncomfortable.
Ortam rahatsız ediciydi.
- The atmosphere was uncomfortable.
Bu emniyet kemerleri çok rahatsız edici.
- These seatbelts are very uncomfortable.