As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
I don't know anything about their relationship.
- Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
Money doesn't always count for much in human relationships.
- Para her zaman insan ilişkilerinde çok önemli sayılmaz.
Tom has a strong connection with nature.
- Tom, doğa ile güçlü bir ilişkiye sahiptir.
The police arrested a suspect in connection with the robbery.
- Polis, soygun olayı ile ilişkili olarak bir şüpheliyi tutukladı.
Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
- Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
Would it be better if numbers were completely arbitrary and had no emotional associations?
- Sayılar tamamen rastgele seçilmiş olsa ve duygusal ilişkileri olmasa daha iyi olur mu?
The association between trolls and bridges has a long history which marches on to this day in English pop culture.
- İngiliz popüler kültüründeki trol-köprü ilişkisinin günümüze kadar ulaşan uzun bir tarihi vardır.
He knows a lot about foreign affairs.
- Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
A government suffers from civil affairs.
- Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
The dream of world war may be linked to a linear religion.
- Dünya savaşı hayali, doğrusal bir dinle ilişkilendirilebilir.
Mary did not climax when she and Tom had their first sexual intercourse.
- O ve Tom ilk cinsel ilişkilerine girdiğinde Mary orgasm olmadı.
When did you last have sexual intercourse?
- En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?
No correlation was found.
- Hiçbir ilişki bulunmadı.
Is there a direct correlation?
- Doğrudan bir ilişki var mı?
I have no affiliation with your university.
- Senin üniversitenle hiçbir ilişkim yok.
I used to correlate love with sex.
- Eskiden sevgi ile cinselliği ilişkilendirirdim.
You had dealings with a crook.
- Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
I keep a daily record of my business dealings.
- İş ilişkilerim hakkında günlük kayıt tutarım.
When did you last have sexual intercourse?
- En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?
Mary did not climax when she and Tom had their first sexual intercourse.
- O ve Tom ilk cinsel ilişkilerine girdiğinde Mary orgasm olmadı.
Tom has secretly been contacting Mary.
- Tom Mary ile gizlice ilişki kuruyor.
Did Tom ever have any dealings with Mary?
- Tom'un Mary ile hiç herhangi bir ilişkisi oldu mu?
Tom is respected in the business community because he is always fair and square in his dealings with others.
- Tom, başkaları ile olan ilişkilerinde her zaman adil ve kararlı olduğundan dolayı iş dünyasında itibarlıdır.
We have a good rapport.
- Bizim iyi bir ilişkimiz var.
What do you have to say with regard to this problem?
- Bu soruna ilişkin ne söylemek zorundasın?
As regards the matter, I know nothing.
- Konuya ilişkin hiçbir şey bilmiyorum.