ilgilenen

listen to the pronunciation of ilgilenen
Türkisch - Englisch
gardant
concerning
treater
attendant
concerned
ilgilenen teklif sahipleri
(Ticaret) potential bidders
ilgilen
{f} concerned

The man is not concerned in this project. - Adam bu proje ile ilgilenmiyor.

This book is chiefly concerned with the effects of secondhand smoking. - Bu kitap en çok pasif içiciliğin etkileriyle ilgilenmektedir.

ilgilen
{f} concern

This does not concern you at all. - Bu seni hiç ilgilendirmez.

To tell the truth, this matter does not concern it at all. - Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

ilgilen
dabble in
ilgilen
dabble at
ilgilen
bear on
ilgilen
start on
ilgilen
{f} concerning

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

ilgilen
{f} interesting

A lot of folks find cars interesting, but I'm not interested in them at all. - Bir sürü insan arabaları ilginç buluyor fakat ben onların hiç biriyle ilgilenmiyorum.

He goes in for whatever he finds interesting at the moment. - O, şu anda ilginç bulduğu her şeyle ilgilenir.

ilgilen
dabble with
ilgilen
concern about
ilgilenenler
Those interested
lâf olsun diye ilgilenen kimse
dabbler
tensel zevklerle az ilgilenen
abstemious
yazar öldükten sonra eserleriyle ilgilenen kimse
literary executor
zevk için ilgilenen kimse
dilettante
ilgilenen
Favoriten