I wanted to improve my Japanese pronunciation.
- Japonca telaffuzumu ilerletmek istiyorum.
I'd like to improve my French.
- Fransızcamı ilerletmek isterim.
We need to move forward.
- İlerlememiz gerekiyor.
Could you move forward so we can close the door?
- Kapıyı kapatabilmemiz için biraz ilerler misiniz?
Tom was unsure how to proceed.
- Tom nasıl ilerleyeceğinden emin değildi.
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
Do you want to get ahead in English?
- İngilizcede ilerlemek istiyor musun?
I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
- İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
Go ahead and ask Tom.
- İlerleyin ve Tom'a sorun.
Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
- Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
Stop the enemy's advancement.
- Düşmanın ilerlemesini durdur.
They advanced to the river.
- Nehire doğru ilerlediler.
The army advanced up the hill.
- Ordu tepeye kadar ilerledi.
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
The event was forgotten in progress of time.
- Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
She wants to go to Beijing to further her career.
- O, kariyerini ilerletmek için Pekin'e gitmek istiyor.