She cut a cake in two.
- O pastayı ikiye kesti.
The boy cut the cake in two.
- Çocuk pastayı ikiye kesti.
Do you want to double your gold pieces? What do you mean?
- Altın parçalarını ikiye katlamak istiyor musun? Ne demek istiyorsun?
We'll have to double our budget for next year.
- Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
Sam is two years younger than Tom.
- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
The oldest son succeeded in doubling his inheritance.
- Büyük oğlu mirasını ikiye katlamayı başardı
The orthodontist told him he'd need braces for at least two years.
- Ortodontist ona en az iki yıl süreyle pantolon askısına ihtiyacı olacağını söyledi.
Your words split my heart in twain.
- Sözleriniz kalbimi ikiye böldü.
The number 2015 is represented as 11111011111 in binary.
- 2015 numarası ikili olarak 11111011111 olarak gösterilir.
He's only a couple of years older than me.
- O benden yalnızca iki yaş büyük.
You two make a nice couple.
- Siz ikiniz çok güzel bir çiftsiniz.
Only in love are unity and duality not in conflict.
- Birlik ve ikilik yalnızca aşkta çatışma içinde değildir.
I spent a couple of months in Boston.
- Boston'da iki ay geçirdim.
See you in a couple of minutes.
- İki dakika içinde görüşürüz.
Either way will lead you to the station.
- Her iki yol da seni istasyona götürecektir.
Either of the two must go.
- İkisinden biri gitmeli.
Both of the brothers are dead.
- Kardeşlerin ikisi de öldü.
Both of my parents were brought up in the country.
- Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.
The two children pulled at the rope until it broke.
- İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.
The two sisters lived very quietly.
- İki kız kardeş çok sakince yaşadılar.
Tom and Mary are a musical duo.
- Tom ve Mary müzikal bir ikilidir.
Tom and Mary were both ambitious.
- Tom ve Mary her ikisi de hırslı.
Half of his class can write with both hands; they're ambidextrous.
- Sınıfının yarısı iki eliyle de yazabilir; onlar çok yönlüdür.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
We'll have to double our budget for next year.
- Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.