ikincisi

listen to the pronunciation of ikincisi
Türkisch - Englisch
latter

The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method. - Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.

The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine. - Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder.

second one

Among these views, the second one is of importance. - Bu görüşler arasında ikincisi önemlidir.

ikinci
second

His second son married and settled down. - Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.

Muiriel is the second member of Tatoeba. - Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.

ikinci
vice
ikinci
(Ticaret) sub
ikinci
(Askeri) metacenter
ikinci
under-
ikinci
extra
ikinci
(Bilgisayar) second place

In the first place, it's too expensive, and in the second place, I don't like it. - İlk olarak çok pahalı, ikinci olaraksa onu beğenmiyorum.

Our friend finished the race in second place. - Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.

ikinci
deux
ikinci
sub-
ikinci
collateral
ikinci
to second
ikinci
(yarış) runner up
ikinci
second; secondary; second
ikinci
deutero
ikinci
secondary

This problem is only of secondary importance. - Bu problem sadece ikincil derecede önemli.

Telescopes have a primary and a secondary mirror. - Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.

ikinci
the second; the second person; the second one: son sınıfın ikincisi the salutatorian. İ
ikinci
vice-, sub-
ikinci
secondo
ikinci
sec

Muiriel is the second member of Tatoeba. - Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.

His second son married and settled down. - Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.

ikinci
side
ikinci
2nd
ikinci
runner up
yarış ikincisi
runner up
Türkisch - Türkisch

Definition von ikincisi im Türkisch Türkisch wörterbuch

ikinci
Birinciden sonra gelen kimse veya nesne
ikinci
Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen: "Tevfik'in alçak gönüllü, hep ikinci planda kalma olgunluğundaki pişekârlığı Dümbüllü'ye sanatını en iyi değerlendirme olanağını sağlardı."- H. Taner
ikinci
Yeni, bir başka
ikinci
Birinciden sonra gelen kimse veya nesne: "İhtiyarın iki çocuğundan birini öldürdüler... İkincisini de öldürmeye kalktılar."- R. N. Güntekin
ikinci
Değer ve kalitece birinciden sonra gelen: "Evde pişirip yedikleri çikolatanın kalitesi ikinci idi."- S. F. Abasıyanık
ikinci
Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen
ikinci
Değer ve kalitece birinciden sonra gelen
ikinci
İki sayısının sıra sıfatı
ikinci
sani
ikinci
tali
İkinci
(Osmanlı Dönemi) SANİ
ikincisi
Favoriten