The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
- Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.
The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine.
- Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder.
Among these views, the second one is of importance.
- Bu görüşler arasında ikincisi önemlidir.
His second son married and settled down.
- Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.
Muiriel is the second member of Tatoeba.
- Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.
In the first place, it's too expensive, and in the second place, I don't like it.
- İlk olarak çok pahalı, ikinci olaraksa onu beğenmiyorum.
Our friend finished the race in second place.
- Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.
This problem is only of secondary importance.
- Bu problem sadece ikincil derecede önemli.
Telescopes have a primary and a secondary mirror.
- Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.
Muiriel is the second member of Tatoeba.
- Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.
His second son married and settled down.
- Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.