ihtiyatlı

listen to the pronunciation of ihtiyatlı
Türkisch - Englisch
{s} cautious

We have to be cautious, too. - Biz de ihtiyatlı olmalıyız.

Tom thinks that Mary is being unnecessarily cautious. - Tom Mary'nin gereksiz yere ihtiyatlı olduğunu düşünüyor.

prudent

It was a prudent move. - Bu ihtiyatlı bir hareketti.

heedful
wary
discreet

Tom discreetly left the party early. - Tom ihtiyatlı bir şekilde partiden erken ayrıldı.

Tom told me that he thought Mary would be discreet. - Tom bana Mary'nin ihtiyatlı olacağını düşündüğünü söyledi.

forethoughtful
waiting
prudential
precautionary
vigilant
cagey
guarded
politic
deliberative
well-advised
temperate
cautious, prudent, provident, discreet
Fabian
chary
undemonstrative
provident
shy
restrained
precaution
long-sighted
safe
precautious
well advised
calculating
forehanded
ihtiyatlı hareket etmek
reef
ihtiyatlı bir biçimde
guardedly
ihtiyatlı bulunmak
1. to be ready for unexpected events. 2. to be cautious
ihtiyatlı davranmak
to be on the safe side
ihtiyatlı davranmak
to act prudently
ihtiyatlı davranmak
keep oneself close
Türkisch - Türkisch
Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranan, önlem alan, sakıngan, ihtiyatkâr
iHTiYATLI
Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranan, önlem alan, sakıngan, ihtiyatkâr: "Odaya girince ihtiyatlı hareket ederek parasını yatağın altına koydu."- S. F. Abasıyanık
ihtiyatlı olmak
Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranmak
ihtiyatlı
Favoriten