There's a rumor in the air that the firm is going into bankruptcy.
- Şirketin iflas edeceği hakkında dolaşan bir söylenti var.
My father's company is on the verge of bankruptcy.
- Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.
My father's company is on the verge of bankruptcy.
- Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.
Does this mean that we have to file bankruptcy?
- Bu iflasımızı sunmak zorunda olduğumuz anlamına mı geliyor?
Airlines are going bust.
- Hava yolları iflas ediyor.
I hear his business is on the verge of ruin.
- Onun işinin iflasın eşiğinde olduğunu duyuyorum.
During the Depression in the 1930's, many wealthy people lost everything in the stock market crash.
- 1930'lardaki kriz sırasında, çok sayıda zengin insan borsanın iflasında her şeyini kaybetti.
Why did the stock market crash?
- Borsa niçin iflasa gitti.
Tom was forced into bankruptcy.
- Tom iflas etmek zorunda kaldı.
For all their efforts, company had to file for bankruptcy - Tüm çabalarına rağmen şirket iflas etti.