Sizi beklettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have kept you waiting.
Onunla gidemediğim için üzgünüm.
- I am sorry that I could not go with her.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry about being late.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry to be late.
Affedersiniz, adınızı unuttum.
- I'm sorry, I've forgotten your name.
Affedersiniz, onu tekrar söyler misiniz?
- I'm sorry, could you say that again?
... JAKE PORWAY: Oh yes, I'm so sorry. ...
... QUESTION: Good evening, Mr. President. OBAMA: I'm sorry. What's your name? ...